-
1 topuk
озвонч. -ğu1) пята́; пя́ткаtopuklarına kadar uzun saçları vardı — у неё бы́ли ко́сы до пят
2) каблу́кyüksek topuk — высо́кий каблу́к
••- topuk kapmak
- topuk vurmak -
2 topuk
topuk çalmak mit den Füßen gegeneinander schlagen;topuklarına kadar bis zu den Knöcheln -
3 topuk
(-ğu)1) пя́тка, пята́topuk çalmak — а) задева́ть ного́й за́ но́гу (при ходьбе); б) споткну́ться, поскользну́ться; в) доста́вить во́время
topuk çatlatmak — отби́ть себе́ пя́тки (букв. но́ ги) до́лгой ходьбо́й
topuklarına kadar — по щи́колотку
2) каблу́кuzun topuklu iskarpinler или yüksek topuklu iskarpinler — ту́фли на высо́ких каблука́х
3) песча́ная о́тмель
См. также в других словарях:
topuklarına kadar — İyice, en son sınırına dek Topuklarına kadar çamura batmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
topuk — is., ğu, anat. 1) Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü Topuklarına kadar uzun saçları vardı. M. Ş. Esendal 2) Ökçe Sıska kız, alışık olmadığı yüksek topuklarla yürümeye çalışıyordu. Ç. Altan 3) mdn. Belli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfke — is. Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap Eve gelinceye kadar hiç öfkesi kalmadı. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler öfkesi burnunda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller öfke baldan… … Çağatay Osmanlı Sözlük